Blog entry by Dorothy Turman

Anyone in the world

Tüzüğü gerekçe gösteren polisler, bazı evleri mühürlerken, genelev işletmecisi ve hayat kadınları bu duruma tepki gösteriyor. 12 evi bulunan D.P ile hayat kadınları N.P, Ö.S, M.K, S.Y, S.S ve S.Ç, Ahlak Şube Müdürlüğü ve İl Sağlık Müdürlüğü Zührevi Hastalıklarla Mücadele Komisyonunun bazı üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundular. Kentte binlerce randevu evi var, If you have any questions with regards to where and how to use diyarbakır esc hizmetleri, you can contact us at the web site. polis bunlarla mücadele edeceğine kapı ve pencerelerimizle uğraşıyor. İnsan onuruna yakışmayan muamelelere tabi tutuluyoruz. "Dans etmek, pencereden konuşmak suç" Diyarbakır Genelevi’nin 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’na dayandırılarak kurulduğu ve yasal olarak faaliyetine devam ettiğinin hatırlatıldığı suç duyurusunda şu ifadeler yer aldı: Yine 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununa dayanılarak yürürlüğe konulan Genelevlerin Tabi Olacakları Hükümler ve Fuhuş Yüzünden Bulaşan Zührevi Hastalıklarla Mücadele Tüzüğü uyarınca denetlenmektedir. Sürekli ceza veriliyor, ağır hakaretlere maruz kalıyoruz. Doktor ve Polisler hakkında suç duyurusu Diyarbakır Genelevinde bünyesinde 60 kişi çalıştıran işletmeci D.P, 20 yıldır sektörün içinde. Ağır hakaretlere maruz kaldıklarını söyleyen hayat kadınları, Independent Türkçe’ye yaptıkları açıklamada şunları söyledi: Osmanlı döneminden kalma tüzük gerekçe gösterilip çalıştığımız evler kapanıyor. Bu ağır yaptırımların nedeni para vermememiz.

Bu illegal yapılanmayı polis teşkilâtında pek göremiyoruz. Aynı iş adamı yani Ali İHSANKAYA yine bu gizli JİTEM organizesine danışarak illegal bir girişim yapmışlar, PKK militanları tarafından benim Diyarbakır’ın dışında olan iş yerlerim, dinlenme tesislerim silâhlı saldırıya uğramıştır, 8 insan ölmüştür, 12 insanda ağır yaralanmıştır, netice itibariyle bu iş adamı PKK ile işbirliği yaptığı için TCK. Ayrıca itirafçı Abdulkadir AYGAN o dönemde bir iş adamından aldıkları para karşılığı Ali KAYA’nın organizesi beni öldürmeyi planlamışlardı. Artık biz ülkemizin her yöresinden şehit görmek istemiyoruz. Devletimiz, ordumuz istese terör anında biter. Şemdinli olayları bize göre silâhlı kuvvetlerimizin içindeki bu yapılanmanın yaptığı olayların en son halkasıdır. Hepimizin beklentisi devletimizin içerisine yerleşmiş olan illegal yapılanmaların ortaya çıkarılması ve hesap vermelerinin sağlanmasıdır. Yaptıklarının hepsi ortadadır. Ben tanıklık yaptım, gerekirse dâvâcıda olacağım, bu ifademi ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi Şemdinli Olaylarını Araştırma Komisyonuna ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına da verdim. Millet bıktı, gerekirse ben Ali KAYA ile mahkemede de yüzleşirim. Ancak dediğim gibi terör bitirilmiyor. Bundan bölgemiz, vatandaşlarımız ve tüm ülkemiz etkileniyor.

Genelevde "pencere neden açık" krizi nedeniyle bazı evler kapatıldı. Bu durumun yaşandığı örneklerden biri de Diyarbakır… "Pencereden görüşülmesi yasak" denilerek verilen ağır cezalar 1991 yılında açılan Diyarbakır Genelevi (Beyaz Evler) kentin 5 kilometre dışında. Bazı genelevlerin yüzyıldan fazla önce çarşı içerisinde kalması nedeniyle kapı ve pencerelerin kapalı tutulmasını şart koşan tüzük, günümüze uyarlanmayınca ilginç uygulamalarla karşı karşıya kalınıyor. Genelev işletmecisi ve çalışanları, Ahlak Büro Amirliği ve bazı doktorlar hakkında suç duyurusunda bulundular. Fotoğraf: Independent Türkçe Kadınlar gelen müşterilerle ilk görüşmeyi pencereden yapıyor ve pazarlığın ardından içeri geçiliyor. İçeriden dışarıyı görmek pek mümkün değil. Türkiye’de ilk genelevin İstanbul Beyoğlu’nda Sultan Abdülaziz (1830-1876) döneminde kurulmasından bu yana 189 yıl geçmesine rağmen birçok genelev, hâlen bu dönemden kalma tüzükle yönetiliyor. Osmanlı'dan kalan ve pencere açmayı yasaklayan tüzük, Diyarbakır Genelevi'nde krize neden oldu Diyarbakır’da Osmanlı döneminden kalma tüzük ile yönetilen genelevde "pencere neden açık" krizi nedeniyle bazı evler kapatıldı. Tesisin etrafına 3-4 metrelik duvarlar örülmüş. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne bağlı Ahlak Polisleri, Osmanlı döneminden kalan tüzük maddelerini dikkate alarak, hayat kadınlarının pencereden görüşmesini yasakladı, ağır cezalar getirdi. Burada çalışan hayat kadınları, demir parmaklıkların ardında müşteri bekliyor.

Geneleve girip araştırma yapmak için Ankara’ya giderek devletin ilgili kurumlarından gerekli izni aldıktan sonra Diyarbakır genelevine kayıtlı 51 kadın ile görüşme yaptım. Ayrıca, araştırmamda fuhuş sektörünün içinde yer alan müşteri ve patronları da görmezden gelmedim ve onların sektördeki konumuna yer verdim. Araştırma kapsamında genelevde çalışan kadınlar ile yapmış olduğum görüşmeler esnasında elde ettiğim bulgular neticesinde, dolaylı da olsa kadınlar haricinde fuhuş sektöründe yer alan yabancı uyruklu kadınlar, fuhşa itilmiş mağdur çocuklar, eşcinseller, transseksüeller ve travestilerin sektördeki yerine ve sorunlarına da yer vererek fuhuş olgusunu yasal ve yasal olmayan yönüyle çok boyutlu ele aldım. Araştırmamın birinci bölümünde fuhşun tanımı, fahişe/seks işçisi kavramları, fuhşun bir meslek olup olmadığı, fuhşun dünyada ve ülkemizdeki tarihsel süreci ve fuhuşla alakalı günümüzdeki yasal düzenlemeler ile değişik ülke yasaları başlıkları altında kavramsal ve kuramsal tartışmalara yer verdim; ikinci bölümünde yurt içinde ve yurt dışında fuhuşla ilgili yapılmış olan araştırmalara değindim; üçüncü bölümünde fuhşun ekonomik, sosyal, kültürel, psikolojik, cinsel, teknolojik ve biyolojik sebeplerine yer verdim; dördüncü bölümünde fuhuş sektöründe bulunanların ekonomik, sağlık, damgalanma ve güvenlik sorunlarını ele aldım; beşinci bölümünde genelevde çalışan kız kardeşlerim olan kadın görüşmecilerin seslerine yer verdim.